Saturday, June 26, 2010

Bırak Gitsin

Çünkü sen zorladıkça ellerin kesiliyor
Ve akan her damlayla daha da kayganlaşıyor
Daha sıkı tutuyorsun
Daha da derinleri kirletiyor dikenlerin pası

Biliyorum zor
Bırakmak da,devam etmek kadar tutunmaya
Vazgeçmek zor
Korkmadan boş bulunup kendine sarılmaktan

Etini parçalamaktan
Ayırd edemezken yanıklarla çürükleri
Yorulmamak kendini kandırmaktan
Kirpiklerin donana kadar beklemek,zor

Bazen
Ama sen gene de,
Bırak gitsin
Lütfen


Thursday, June 24, 2010

One Love

Evet gittim ben de oradaydım ve epey eğlendiğimi söyleyebilirim. Daha önce bulunduğum festivallerden farklı olarak,gözüme çarpan herkes çok renkli idi ve hepsinin kafası iyiydi. Tabii ki bu uçmuş kalabalığın içinde ben de onlardan geri kalmamıştım. Eskiden tanıdığım bir sürü insan ile karşılaştım ve yeni insanlarla tanıştım. Daha önce duymadığım sanatçıları dinledim ve sevdim. Seneye de kesinlikle gitmek istiyorum.

Saturday, June 5, 2010

Can

Uzun süredir şiir (şiirimsi değil işte şiir olması için özel bir teknik ilerlemişliğe sahip olması gerekmiyor ) yazıyordum anca son zamanlarda bunu yapacak duygu yoğunluğunu kendimde bulamıyorum. Mantığım ağır basıyor ve daha teknik düşünüyorum. Artık o kadar da renkli değil hayallerim ve hatları ise oldukça keskin. Dolayısıyla ki bir süredir çeşitli bahaneler ve yalanlarla geciktirdiğim bir iş olan yazımsal dışavurumumu düz yazı ile yapacağım.

Nereden başlasam bilemiyorum. Son zamanlarda anlattığım ve anlatmadığım o kadar olay oldu ki. Buna rağmen eminim bir sürü insan için hiçbir şeydir yaşadıklarım. Ne var ki kendime kendi dışımdan bakamıyorum ve kendim hakkında nesnel olamam,basitçe,imkansız bu. Biriyle görüştüm ve bir sonraki hafta evine gittim,birbirimizin gömlek düğmelerini iliklerken gerçekten de iki erkeğin bir aynı evde oturup bir şekilde birlikte hayatlarını yaşayabileceklerine inanmaya çok yakındım. Kişinin kendi egosunu tatmin etmek için sonu gelmez soruları vardı bana ve en sonunda 'hayır' dedim. Onu istemediğimi söyledim. Üstelik bu üzerimde farkettirmeden kurmaya çalıştığı - ve neredeyse başardığı- baskısını bir anda ortadan kaldırdı. Yabani,korumaları yokolunca güvende olmadığını hissetti ve saldırıya geçti. 'Küstahlığım' için ödediğim bedel o apartman dairesinin içine hapsedilmekti. Bir süre sonra onu gene o çok iyi kullandığını zannettiği kelime oyunları ve sözsel mücadeleler ile yenmeyi başardım ve özgürlüğüme kavuştum. Merdivenleri inerken titriyordum ve sokağa çıkıp otobüs durağını sorarken bakkaldaki bayana,ağlamaya başladım. Durağa doğru kararlı ve boşvermiş bir hâlde bir yandan da kendime kendimi sevdiğimi hatırlatarak uzun adımlarla ilerledim. Gelen ilk otobüse nereye gittiğine bakmadan bindim ve gözüme tanıdık gelen ilk yerde inerek kampüsüme döndüm. Yol boyunca kendimi daha önce hiçbir etkinlikten sonra hissetmediğim kadar yorgun hissettim. Romadan aldığım euro cinsinden hayli pahalı gözlüklerimin altından tuz bakımından oldukça zengin göz yaşları aktı...

-yazar iç çeker-
Bu bir olaydı.

Bahsigeçen ve olay diyerek gözümde küçültmeye çalıştığım bu olayın ardından beni hayli etkileyen ne var ki bir takım insanlara hıçkıra hıçkıra anlattığım bir olay daha yaşadım.O olayı dışavurduğum için buraya yazmaya gerek yok.Ne var ki beni ne kadar,nasıl ve neden etkilediğini anlatabilirim.On dört,on beş yaşımdan beri -gerçekten de- heyecanlanmadığım için heyecan yaşama arzusu bende saplantı boyutlarına ulaşmıştı.İnsan inandığı şeyler uğruna inanılmaz şeyler yapabilir diye bir cümle dolaşıyor son zamanlarda ortalıkta.Ben diyorum ki,insan çaresiz olduğu zamanlarda en çok kendisine olmak üzere,korkunç şeyler yapabilir. Ve ben de yaptım,sonuçlarına da katlandım. Maalesef,sonuçlara katlanmak üzerinizdeki etkilerden kurtulduğunuz anlamına gelmiyor. Böyle bir şeyi yapmış olduktan sonra yaşadıklarım değil,bunu gerçekten neden yaptığım bilgisi beni -iyice hafifletecek olursak- sarstı. Sadece bir şeyler hissetmek için pislik muamelesi görmeyi bile göze alacak kadar alçalmış olmak. Çevremde bana tapan zavallılar varken kendim birkaç açıdan zavallı olduğumu farketmiş olmak. Yüzüme tutulan aynalar sadece yıkıp geçtiğim duvarların yere düşüp bana dönmüş arka taraflarıydı. Kimse bana beni göstermedi. Sadece ve sadece kendi hatalarım,kendi zavallılıklarım,kendi yaralarımdan başka hiçbir yerde kendimi görmedim. Hiçbir insanın gözlerinde yansımam yoktu. Olması da gerekiyor mu bilmiyorum ama bir şeyleri sadece gerektiği için istemeyiz değil mi ? Eksik olması gerekmiyor değil mi ? Yerine koymak için parçaları,sıvamak için çatlakları. Bir kırgınlık olması gerekmiyor değil mi? Şefkatli bir elin okşaması için beni...