Saturday, October 31, 2009

bok ye

Neden heykel gibi duruyorsun
Neden bu kadar dik
Neden bu kadar lanet olasıca dik duruyorsun!

Benim gibi olmaktan utanıyor musun?
Gerçeği görmüşsen de bundan korkuyor musun?
Kaçarken duramayacağını bilmiyor musun?

Friday, October 30, 2009

Kafadan Çatlak ve Üşüyor

ehhehehe
ahhahahah
başka başka nasıl gülünür bilir misiniz
başka başka ağızlarla
başka şivelerle
taklit taklit ederken ken keneleri
böcekler gibi haşırdarken geceleri
kırılırsa dişlerin
dökülürse o güzel kirpiklerin
kime güleceksin güzelim

o o omuzlarıma dok
hayır hayır değil muzlarıma
dalga ge geçmiyorum bu akşam
omuzlarıma dokunsa ve ısıtsa
derimi yaksa ve kavursa
kızıştırsa bir ta tavada döndürür gibi beni
döndürse havalarda fırlatsa be beyaz
çarşaflı yataklara
lazım değil yumuşak o olmaları çok da

üşürken ben ben ben gene ben hep ben
işte bu bencilliğinde boğulan ben bitmeyen bu akşam
vak vakitlerinde öt ha hayır örterken
üstümü örterken ya da örtmeye çalışırken
ördekler gibi kıvrılırken annemin ka kanayan
hayır kanamayan beyaz kanatlarının altına
titriyorum daha da fazla her geçen anla
ruhumu delip geçen her anla

anlamaz ki anlatsam uzun uzun yalan atsam
boynuna bir halat atsam da sallandırsam
anlamaz ki ço çocukken hayır çoktan çoktan
yitirdiğini o sefil hayatını,anlatırsam
anlamaz ki...........

o o,o hala burada,bilirim,bu burada bir yerde
sarılır hala kemikleri sayılan halsiz vücuduma
gezdirir ellerini okyanus ve dağlarımda
dağlar her dokunuşu,arzumu dağlar
kaçmak isterken kafamdan,yarıklar açar aklıma
düşünemem daha fazla
tadarım mutlak özgürlüğü ben de en sonunda
bedeli bir hayli ağır da olsa

Tuesday, October 27, 2009

1 Ay Sonra Istanbul

hiç özlemedim
oradaki herhangi bir şeyi de özlemedim
havası aklıma gelip duruyor
son 3 gündür
nemli nemli,bok gibi
annemin iddiasına göre soğukmuş
umarım gerçekten de öyle olur
olursa da tek tesellim o olur
görüşmek istediğim birileri var
ama sonuçta on parçaya da bölünemem
ben tolga değilim eh :)
o kadar merak edenim yok
kimse mesaj yağmuruna da tutmadı
istemem zaten..
herkes yerini bilsin
evin içinde oturmak için drama topluluğu çalışmalarımı ertelemek zorunda kaldım
bundan hoşnut değilim
bu zamana kadar hiç aksatmayıp birden böyle bir şey yağmış olmak bana yakışmadı
ben de kendime yakıştıramadım
ivedik,i have dick demekmiş...
bence çok malca
malca demişken aklıma istanbul geldi
bok yesin
cidden..
odtüdeki mallar da özleyip duruyorlar
'arkadaşlarımı özlediiiiiim'
'ailemi özlediiiiiiiiim'
'geçen sene aldırdığım çocuğumdan geriye kalanları özlediiiiiiiiim'
çok farklı ifadeler değiller bence
bazıları da göt gibi gülüyor
gülmek herkese yakışmıyor
ama bana yakışıyor tabii ki
bana ne yakışmıyor ki
götümle bile gülerim
HAHAHAHAHAH!!
bok ye
cumartesi 23.12'e kadar oradayım
mümkünse aylarca bir daha gitmek istemiyorum
offf...
torontoya siktir olup gittikten sonra
kendi hayatımı yaşamak istiyorum
kendi istediğim adamla yatıp
kendi istediğim yere gidip
kendi istediğim gibi ölmek istiyorum
o kadar
ölüm son değil
bilmesen de
inanmasan da
gerçi inanmaya gerek yok
cahiller bile ölümsüz
sadece
farkında değiller
öbür dünyalar olacaktır
öbür evrenler
ve adını bilmediğimiz,
boyutlarını hayal edemeyecek kadar aciz olduğumuz
nice yerler
yerler
yerler
...

Saturday, October 24, 2009

Saçmalıklar

Hiç
Hiç
Hiçbir şeyi
Değiştiremezken

Sıkışmışken doğrularla
Doğrulukların arasına
Öpemezken sevdiğini
Dudaklarından

Bakarken sadece
Uzaklardan
Öylece
Korkarken bir başına kalmaktan

Çekinirsin uçurumdan aşağıya atlamaktan
Bilemediğinden çıkacak mı karşına bir kurtarıcı
Bilemediğinden ne var hepsinin de dibinde
Bilemediğinden devamında ne bekler seni en kötüsü de

Korkarsın iliklerine kadar
Bulanırsın,aşığının fırçalarını temizlediği sular kadar
Gözüksen de rengarenk en az bir gökkuşağı kadar
Bitiksindir tek gecede tüketilmiş herhangi birisi kadar

Gene de vazgeçmezsin olduğun için inatçı
Ve zannedildiğin için bir üçkağıtçı
Yüzsüz hissetmezsin kendini
Çıkarmazken yüz katlı maskelerini

Koşarsın peşinden izini kaybettirmeye çalışanların
Ucu bucağı belirsiz kuyruklarını görünce yılmazsın
Farkındaysan da bitmeyebileceğini bu kovalamacanın
Kırbacı vurur arzularına,sürer istediği yana,alevlenen hırsın

Kıstırdığında hepsini bir kenara
Sorarsın kendine,'ne yapmalı şimdi bunlarla?'
Fısıldarlarken kulaklarına
Hatırlarsın tekrar buradasın,neden ama

Gökler çatırdarken zevkle dinlersin dünyaların çarpışmasını
Karmaşa kendini dilimlerken,her şeyin bir sona varmasını
İndirirsin orada olduğunu çoktan unuttuğun orağını
Bitirirsin sana ne acımış ne de rahat vermiş bütün bu saçmalıkları

Tuesday, October 13, 2009

dododo

Ne kadar güçlü görünsen de
Zayıf hissedersin bazı zamanlardan geçerken
Seni sen yapan şeyler
Oldukça sıkıcı gelen hani artık
Ummazken geriye dönen bir yol görmeyi
Bulursun kendini dönüp duran bir labirentin içinde
Tüm kapılar saklambaç oynar gölgenle
Kör eder bir damla ışık bile seni
Boğulursun içinde tekrar tekrar
Yerin yokken sığınacak zifiri karanlıktan başka
Dönersin arkanı canavarlara
Onların istediği de budur ya
Yakalarlar seni kırılgan omurgandan
Kirli tırnaklarını görürsün önünde
Bulanmıştır kömürleşmiş kanına
Gözlerin henüz kül olmamışsa
Kaçmak istediğinde farkedersin ki
Üzerinde durduğun gezegen bir fare tekerinden değilmiş
Büyük,değilmiş bir yaşadığın bir mutluluktan büyük
Yüzüne çarpıp durursun
Bakışların engellenir ve kendine mahkum olursun
Sıkılmak bile bir değişiklik iken bu koşuşturmacada
Nereye gittiğini bilmeden
Sormaktan da hayli bir kaçınarak
Olmak istediğin gibi davranıp
Her şey yolundaymış gibi gülümsersin
Önemi yoktur kime ne kadar yalan söylediğinin
En fazlasını bizzat kendine ayırdığından
Önemi yoktur kimi ne kadar istediğinin
Tek sahibin kendin olduğundan
Ama maalesef sen de onun kölesi olduğundan.