Monday, December 19, 2011

Boşa Kürek

Nasıl düşünmeyebilirim?
Ciğerlerim yeşil bir gazla dolu,
Belki de altın sarısı ama gözlerim hep yukarı bakıyor
Ancak ıslaklığını hissediyorum öksürünce dişlerimi boyayan kanın

Parmaklarımsa çalıntı gibiler
Özenip de dönüşemediğim yaşlı bir insandan
Kırılıp geri dikilmiş ama hala yırtık pırtık
Duramazken ayakta neden bu koşmaya çalışmak








Neden bu kayalarda kıyılmak?
hiçbir şey okumak,öğrenmek istemiyorum. sadece varolmaya devam etmek ve güzel bir şeyler görmek benim için yeterli.
dinlemek tatmşn edici çoğu zaman. kimsenin en iyi arkadaşı olmama gerek yok.
sormak ise eskidi fazlasıyla,yılanlar daima kendilerini yiyor.
bir de benim bütün bu ziyafete şahit olmam neden önemli?

Tuesday, September 6, 2011

zıt

donuk zamanın içinde dolaştım
küller parlak ayakkabılarım yaladı boydan boya
yanan hayallerindi küller
hiç olmamalışlarındı
keşkelerindi küller

adımlar ağırlaştı
ne kadar hafiflemişse de adım
terlemeye başladım
dökülmeden kirpiklerimdeki buzlar
yanmaya başladım

anılar anlar içinde yakaladı
kordan parmakları etime işlerken
evimi düşündüm sadece
kemiklerime ulaştığındaysa
ilk kez uyanıyordum tertemiz yatağımda

Tuesday, July 5, 2011

.

Başladıklarım var
Ve bitirdiklerim var benim
Sonunu göremediklerim
Ve yarısına yetiştiklerim

Arkasından kovaladıklarım var
Önümü göremezken
Arkama bakmadan
Kaçtıklarım var

Kumlar bazen mavi
Ve okyanus altınlarla dolu
Nefesim yetmese de derine koşmaya
Yıkayacaklar beni gözlerimi kapadığımda

Renklerim tutuşacak ama
Kırılmayacağım bir daha
Önümü göremezken
Kımıldamayacağım asla

Monday, June 13, 2011

Gergin Vajinalar:9

Fatma'nın Günlüğüne Yazmaya Utandığı Rüyası

Karanlık
Vücutlar var
Her yerde
Ama ben neredeyim bilmiyorum
Aralarında gibi
Ama ezilmiyorum
Üstlerinde gibi görsem de her şeyi
İçlerinde hissediyorum
Herkes birbirine dokunuyor
Öpüşüyor
Her şey karanlık
Ama ciltler nasıl bu kadar aydınlık
Kumlar var
Sıcak kumlar
Deniz
Gri
Sıcak
Yağmur yapıyor
Üşümüyorum
Dalgalar yüksekler ve ben de
Salınıyorum onlarla
Kıyıya çıktığımı hatırlamıyorum
Elini uzatıyor birisi
Ama uzakta
Sorun değil diyorum
Gülüyor
Göz kırpıyor
Beni seviyormuş gibi bakıyor
Gülümsemesi donuyor zamanla
Tek gördüğüm gülüşü
Ve görmüyorum yüzünü
Arkasını dönüp uzaklaşıyor
Yanında olmak istiyorum
Bir odadayım
Bakışıyoruz
Artık daha yakında
Dokunuyoruz birbirimize
Hissetmesem de görüyorum
Görmediğim zaman ise her yerimde elleri
Sarılıyoruz ve her şey çok güzel
Ne kadar pürüzsüz
Her şey ne kadar zevkli
Ne kadar mutlu
Ama orada değil gibi kimse
Sadece gülüşler var
Olmadan çeneler ve dudaklar
Olmadan ifadeler ve bakışlar
Ve bilinen şeyler

Gergin Vajinalar:8

Fatma'nın Günlüğü

Bu sene geçen yazdan daha sıcak geçecek gibi.Dün gece bizimkileri mercimeği fırına verirken gördüm.Tek kelimeyle iğrençlerdi.Neyse ki geçen seferki gibi değildi. O yaşta bir kızın bence öyle şeyler görmemesi gerekir bence. Ailem en düşünceli çiftler arasında yer almıyor. Ama gene de... herneyse.
Dün gece uzunca mutfakta oturdum. Dolunay çok güzeldi! Neden öyle turuncu görünüyor acaba.Aklım iyice allak bullak oldu.Ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Hep bir şeyler var. Görüntüler konuşmalar fikirler.. Okuldan nefret ediyorum. Bütün o süslü kızlar ve kendini beğenmiş tavırları. Umarım hepsi teker teker tecavüze uğrarlar. Peki ya o namuslu geçinip de göt verenlere ne demeli????? Bekareti bozulmayacak diye boklarını tutamayacaklar. Off geçen gün otobüste dayayan adamı hatırladım şimdi. O ve benzeri heriflerin hepsinin çüklerini keseceksin aslında. Bak o zaman cesaret ediyorlar mı daha fazla..Yemekten iyice zevk almamaya başladım. Sadece ölmemek için yiyorum. Annem de diyet yaptığımı sanıyor. Salak karı. Kendini çok güzel sanki de benimle dalga geçti senelerce göbeğim var diye. Ne yapayım. Ünlüler gibi diyet programım olamaz ya. Hem karnım acıkıyordu hep. Yedikçe daha fazla yemek istiyordum. Öyle olmak daha mı iyiydi acaba.. O kadar çok sıkıldım ki herkesten. Salak kardeşimden,okuldakilerden,sokaktakilerden. Nereye gitmeli ne yapmalı mutlu olmak için. Ders çalışmak da istemiyorum. Son gördüğüm rüyamı yazmaya bile utanıyorum,üzgünüm!
Okula gitmem gerek. Sonra yazarım

Gergin Vajinalar:7

Fatma Fatma Fatma.
O içimizden birisi.
Kadın ya da erkek olması ya da ne olduğunu bilmemesi hiçbir şeyi değiştirmiyor.

Gururla sunarım;

Gergin Vajinalar Bölüm 7

Fatma ailesiyle yaşadığı sorunlardan ciddi zararlar görmeye başlamıştı son zamanlarda.Psikolojik destabilizasyona uğradığını farkedememesi oldukça öngörülebilir bir sonuçtu. Sabah kahvaltısını yaparken ağlayacak gibi oluyor. Dersleri dinlerken gözleri doluyordu. İçinde bir özlem vardı ama adını koymakta hayli zorlanıyordu. Bu hissin özlem olduğunu bile bilmiyordu hatta. Televizyon izlemek iyice sıkıcı bir hal almıştı. Islak kaslı erkek vücutlarını gördükçe karşısındakinin cam ve gaz olduğunun daha da farkına varıyordu. Gözleri bu gibi gerçeklere açıldıkça günler içerisinde kendini daha da kırılgan,daha bir kadın hissediyordu. Artık bir şeylerin değişmesi gerektiği sezgisi içini kemiriyordu.
Bir gece annesi ve babasının sevişme seslerini duydu. Tabii artık o hayvanca harıldamalar sevgiyle uzaktan yakından alakalı sayılabileceklerse...Dayanamayıp kapıdan baktığında babasının ancak yazları Bodrum'a gittiklerinde gördüğü kıllı ve yağlı cüssesinin bir tulum gibi annesini boğduğunu ,ezdiğini gördü. Annesi adeta kırılacak gibi duruyordu,sessiz ve teslimiyet içinde. Annesinin hala hayatta olduğunun tek gösterkesi babasının ıslak öpüşlerinden kaçınmak için başını çevirme çabalarıydı.
Yaklaşık on dakika onları izlemiş olmasına rağmen içinde ne annesine karşı bir sempati ne de babasının hayvani ve naziklikten uzak gidip gelmelerine bir öfke duymuştu. Sessizce arkasını dönüp mutfağa gitti ve turuncu dolunayı izledi.Mahalleyi oluşturan yüzlerce yokuşun en uzunlarından birinin sonunda oturdukları için manzara güzel olmasa da görecek alan çoktu.Pencerelerin dibinden akan siyah çizkiler ile damarlanmış gri apartman duvarlarına baktı.Çürümüş camgüzellerine ve soğaka atılmış sunta mobilyalara.Bu obje ve desenlerdeki boşverilmişliği gördü.Sebebini bilemediği o duygular geri geldi bir anda.Parlak bulutlar dolunayın önünden geçerken duvar fayanslarında son kez gördü o turuncu ışığı.

''Hiç değilse'' dedi,''benim umrumda''.

Saturday, March 12, 2011

Beytepe Postasına İlk Yazım : Kimlikler

Kim olduğumu söylemek istiyordum,dilim varmadı. Kim olduğunu bilmek istiyordum,gözümün içine bakıp da söyleyemedin. Bu sözler bugünlerde hepimizin ağzından dökülebiliyor maalesef. Kimliklerimizi saklamak için hepimizin farklı nedenleri var. Ne var ki girdiğimiz bunca zahmet,sadece kendimizden daha da kopmamıza,kendimize yabancılaşırken,yabancılara öfke duymamıza sebep oluyor. Özgünlüğün,bireyin çevresine karşı verdiği uzun ve yıldırıcı bir mücadele sonucunda elde edildiği göz önünde bulundurulduğunda,bu kadar kolay yok sayılmasına şaşırmamak elde değil. Peki bunu neden yapıyoruz? Bir yerlere uymak,göze batmamak,sadece var olmak için mi? Amaç buysa eğer,neden bir adımız var,neden kendimize has zevklerimiz,kimsenin dokunamayacağı bir aklımız var...Kim olduğumuz ile gurur duymalıyız. Benliğimizin üstünü iğreti duran davranış ve söylemlerle kapattıkça çirkinleşiyoruz çünkü. Birbirimize düşüyor ve her şeyi yanlış anlıyoruz. Tüm ilişkilerimiz hiç yaşamamış,derme çatma karakterlerle aramızda sürüp giden bir oyundan ibaret olduğundan,ciddi şekilde,yanılıyoruz.

Sunday, February 20, 2011

21 Şubat

20 şubat 2011
bu yazıyı bitirmek için sadece 5 dakikam var
bu an'a gelmek içinse 20 yılım oldu.
4 dakika
tırnak yemeye devam ediyorum
bu konuda pek bir gelişme yok ehhe
ne var ki içim gerçekten rahat
3 dakika
ne kadar uzun sürdü o son yıl
19-20 arası da öyleydi
ama 0 eklenmesi o kadar da bir şey ifade etmemişti
0'lara bir şeyler eklemek ise bambaşka bir his
2 dakika
bugün tripod aldım
sabit fotolar çekmek için
karanlık ışıklarda
yakalamak için tüm detayları
gizseler bile kendilerini
solgun ve çekingen olsalar bile
göstersinler diye güzelliklerini
ve pişman olmasınlar
kırılgan ve nadide olmaktan
1 dakika
harika bir müzik çalıyor
dinlemeyi pek isteyebileceğim sesler
kulağımda çınlıyor
bir şeylere başlamıştım
bir şeyleri bitirmiş olmaktan
memnun değilim diyemem
diyemesem de bir şeyler
olacak her zaman diyecek bir şeylerim

iyi ki doğmuşum !

Thursday, February 3, 2011

Gergin Vajinalar:6

Uyan.Uyan.Uyan.Uyan.Uyan...Fatma gözlerini o kadar hızlı açtı ki görüşü parlak ışığın içinde paramparça oldu.İstenmeyen bu aydınlık azalmaya başladığında yavaş yavaş kelebekli perdeyi,pencere mermerini ve kalorifer suyunun duvarda bıraktığı kahvrengi paslı kalıntıları gördü. Doğrulduğunda başı dönüyordu ama kendinisi enerjik hissediyordu. Saat henüz oldukça erkendi. Önceki gece ne halde yattığı düşünülürse bu kadar erken uyanabilmiş olduğuna sevindi. Anlaşılan umduğu üzere rüya görmemeyi başarmıştı.
Ekmek almak için sokağa çıktığında yolun karşısında duran köhne gecekondunun yıkılmakta olduğunu gördü.Buldozer çatıyı parçaladıkça eski evin içinde kalmış iç karartan anılar da güneş ışığı altında ortadan kalkıyordu. Çarpışan molozları gürültüsü arasında terliklerini sürterek bakkala kadar yürüdü. Yol kenarındaki çöplerden dayanılmaz bir koku yayılıyordu. Ne var ki yüzsüzce parlayan güneş her şeyi daha katlanılabilir kılıyordu. Ekmeğin ucunu kemirerek evine dönerken kara sokak çocuklarına takıldı gözü. O kadar büyük bir şiddetle bakıyorlardı ki Fatma'ya bir an için tehtid edişmiş hissetti ve adımlarını hızlandırdı. ''Abla!'' .Arkasına dönüp bakmaya cesaret edemedi. ''Abla! Baksana!'' Sesler arttı ve annesinden öğrendiği gibi bağırıp çağırmak için arkasını döndü. Ne var ki hazırlandığından farklı bir tepki vermesi gerektiğini anladı ama ne olduğunu da bilmiyordu. Çocukların hepsi birden yırtık eşofmanlarını indirmiş ufacık penislerini alabildiğine kuvvetle Fatma'ya doğru sallıyorlardı. Bir yandan gülüyor,bir yandan laf atıyorlardı. İçlerinden bir tanesi ''İster misin bundan?'' diye bağırdı. Ve bu fesatla yaşlanmş çocuk sesi Fatma'yı kendine getirdi. Arkasını dönüp hiçbir şey demeden koşar adımlarla evine döndü.
Kahvaltı hazırlarken ekmek keserken az önce başına gelen olayları sindirmeye çalışırcasına yavaş ve uzunca nefes alıyordu. Dikkati dağıldığı için parmağını kesti. Açık kırmızı kan ekmeğin üzerine damladı ve açan çiçekler gibi bir desen oluşturdu. Fatma'nın sanata ne ilgisi vardı ne de kendisi sanatsal bir etkinlikle bulunurdu. Ne var ki yayılan kanın oluşturduğu görüntüyü öylece izlemek istedi. Yerlere de damlıyor olmasa kağıt havluya doğru koşup bu anlaşılmaz anı bozmayacaktı.
Tekbaşına küçük balkondaki küçük masada yemeğini yerken gri çatıların arkasında yükselen gökdelenlere baktı. Zengin insanlara hiç özenmediği gibi genelde küçümserdi. Paralarıyla kendilerini haklı gören kişiler midesini bulandırıyordu. Belki okulunda da babasının aylığına denk gelen fiyatta botlar giyen kızlarla bu yüzden anlaşamıyordu. Gene de,merak etmeden de olmuyordu değil mi. Düşünmeden ,nasıl olurdu ,ben olsaydım o botların içinde diye...

Gergin Vajinalar:5

Banyo.Fayansların arasındaki kahverengi lekeler.Köşesinden kırılmış bir ayna ve arzuların koku kılığında sindiği yalancı renkli kıyafetler.Sıcak suları zaman zaman kesildiği için soğuk duşlara alışmıştı Fatma.Artık umursamıyordu.Cildinin gerilmesi hayatında canını sıkan şeyler arasında oldukça küçük bir yere sahipti çünkü.Annesinin sakinlişmek için kullandığı haplarından birini attı ağzına. Klorla tadı acımış musluk suyuyla yutuverdi. Önce sol ayağını attı küvetten içeriye. Pürüzsüz yüzeye yavaşça basmak hoşuna gidiyordu. Bu gibi hoş hisleri olabildiğince uzatma çabasındaydı daima. Sonra sağ. Su parmaklarının arasına dolup taşarken bir gıdıklanma oluşuyordu. Sepsebiyi* yavaşça bacaklarından yukarıya kaldırdı,soğukla sıcak arasında kararsız kalan su Fatma'yla dalga geçer gibiydi. Daha yukarı gidince bir an ilkildi,bazı şeylere alışmak hiç mümkün olmuyordu. Karnına geldiğinde sol eliyle yavaşça kendine dokundu. Hiçbir zaman pürüzsüz olmayacağını düşündüğü teninin üzerinde geniş daireler çiziyordu. Su büyük damlalar halinde küvetin dibine çarptıkça içinde bir şeyler çözülür gibi oldu. Sonra derin bir nefes alıp kendini sıktı ve suyun tam altına girdi. Önce kafası ıslandığında aşağı inen suyun kaynadığını düşündüğü beyni nedeniyle biraz olsun ısındığını hayal ediyordu. Ve inandığını da hissediyordu görünüşe göre. Sırtındaki girintiden akan su doğrudan kalçalarının arasından geçiyor,bacaklarını yalayıp yavaşça yerde birikiyor,küçük girdaplar yapıp delikten bilinmeyen bir dünyaya ilerliyordu. Küçükken yaşadığı bir olay geldi aklına. Folklor çalışmaları esnasında havaya birden iğrenç bir koku yayılmıştı ve Fatma nedenini merak edip dışarı baktığında kanalizasyon deliğine uzanan uzun bir boru görmüştü. Biraz daha zorladığında kendini borunun bağlı olduğu bir araç ve sarı tulumları batmış işçiler. ''Ne yapıyor onlar öğretmenim?'' diye sorduğunda bir tokat yemişti. ''Önüne dön,işine bak! Yoksa sen de onlar gibi bok temizlersin!''. Vidanjör,gördüğü insanların işi buydu.
Küvetten çıktığında banyo nem içinde kalmıştı. Fayanslardan damla damla su akıyordu ve aynada gördüğü her şey birbirine kaynaşmıştı.Çevresine kaynayıp gitmenin çok da kötü bir seçenek olmayabileceğini düşündü. Bir şeyler vardı,kendine söylemek istediği,ama kelimeleri bulamıyordu,ve anlamıyordu içinden geçen dili. Gözlerini kırpıştırıp derin bir nefes aldı. Dik durmaya çalışırken omurgası çatırdadı. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu düşünecek hali bile kalmamıştı. Sadece uyumak ve rüya görmemek istiyordu. Aynayı silip kendine baktı,odasından çıktığında olduğundan daha da berbat haldeydi,gözleri daha da şişmiş,dudakları büzülmüş ve derisi dökülüyor gibiydi. Saçlarını birbirinden ayırmak için dakikalarca uğraştı. Tarakta birikenleri bir çöp kutusuna atmaya üşendiğinden çamaşır makinesinin arkasına sıkıştırıverdi. Sakinleştirici etkisini göstermeye başlamış olmalıydı çünkü adım attığında dengesini toplamakta zorlandı.
Havlusunu bir kenara atıp üzerine ne olduğuna bakmadan geçirdiği uzunca bir şeyle yatağa bıraktı kendisini. Aklından geçen yüzlerce düşünceden birine tutundu,düşünce incelip kıvrıldı ve biçimsiz bir hal aldı,düşmeye başladı,ve düşmeye devam etti Fatma karanlıkta.

Saturday, January 22, 2011

Daha Fazla Yaşamak

İsterdim,
Ellerim bağlı
Ve yollarda cam kırıkları olmasaydı

Gece rüzgarı
Derimi kesmeseydi
Ya da kanım donmasaydı

Birkaç adım atmak isterdim
Sular yüksek,
Köprüler ipten olmasaydı

Bir an için yaşamak istedim
Saatlerim durmuş,
Yıldızlar kaymış olmasaydı



Gergin Vajinalar:4

Hastahanenin bekleme odası kötü kokuyordu.Ama nedense bir rahatlama çökmüştü üzerine Fatma'nın.Bunun nedeni Gonca karısının en sonunda sustuğuna sevinmesi miydi yoksa havadaki morfinin neredeyse içinde yüzülecek kıvamda mı olması emin değildi. Her iki türlü de suçluluk duyuyordu. Ne var ki yaşadığı anlamsız sevincin sebebini deşmeden edemiyordu. ''Kapı açıldı,doktor geliyo!'' Annesi ayağa kalktı ve dün Fatma'yı dövdüğü terliklerini şaklatarak doktora yöneldi.''İyi mi doktor bey,biz anlamadık noldu valla,nesi varmış?'' diye sordu. ''Kalp krizi.Kolestrolü o kadar yüksek ki bu zaman kadar nasıl böyle bir şey olmamış anlayamadık.'' ''İt gibi yerse olacağı o zaten'' diye içinden geçirdi Fatma. ''E ne zaman taburcu olacak?'' ''Şu anda durumu belirsiz,biz ailesine haber veririz.''
Eve dönerken sallanan otobüsün içinde,Fatma,huzur bulmuştu.Harika hissetmiyordu ama o içindeki sıkıntı durulmuş gibiydi.Nemli pencerelerden dışarı bakarken arkasında duran adamın bir süredir ona sürtmekte olduğunu farketti.Toplu taşıma araçlarındaki tacize o kadar alışmıştı ki artık umursamıyordu.Adamlar bazen çok inatçı çıktığında hareket edecek alan varsa yerini değiştirirdi.Ne var ki bugün herkesin otobüse bineceği tutmuştu herhalde. İçerisi sıkış tıkıştı ve leş gibi bok ve ter kokuyordu. Nefes almanın imkansızlığı da cabasıydı. Adam Fatma'nın kalçalarına iyice bastırdı kendisini. Erekte olmuştu. Farma buna da alışıktı. Ama bu kadar büyüğüne hiç rastlamamıştı. ''Donunda bir odunla dolaşıyor olmalı'' diye düşündü. O anda aklına Ulaş geldi,neden hep uygunsuz anlarda onu hatırlıyordu.Bakışları canlandı gözünde,anlayış dolu,ama gerçekliği belirsiz.Derin ama hala iki gözün ötesinde değil. Bir süredir terliyordu zaten,şimdi nefes almakta güçlük çekiyordu. Atkısını çıkardı ve boynu açıkta kalınca biraz rahatladı. Derken adamın nefesini hissetti ensesinde. Sarmısak ve ne olduğunu çıkaramadığı bir şeyler kokuyordu. Burnu ağır kokulardan yorulmamış olsaydı iğrenebilirdi. Sabretmeye çalışırken sıkışık trafikte ıvır zıvır satmaya çalışan çıplak ayaklı çocuklara takıldı gözü. Ayak. Adamın penisi artık iyice bastırıyordu ve Fatma istemsiz olarak tepki veriyor olmaktan endişelendi. Uzaklaşmaya çalıştı ama gidecek bir yer yoktu. Otobüs yokuşu çıkarken antika sayılacak motorlar aracı titretiyordu. Bununla beraber arkasındaki odunu da. Darbeler devam ettikçe rahatsızlıkla beraber başka bir his yükseldi içinde. Nefret ettiği kadar istediğini sanar gibi oldu bir an. Sonra aniden kopup gitti,nefret edilen istenebilir mi diye düşündü. Kendisi için oldukça zor olan bu soruya bir yanıt bulamadan bacak arasında bir ıslaklık hissetti. Tanımadığı bir dokunuş kavradı vücudunu içeriden. Arkasında bir sıcaklık,adamın nefesi son kez üzerine esti ve saçlarını havalandırdı. ''İnecek var!'' Kapılar açıldı ve apar topar dışarı attı kendini. Kafası karışmış,saçı başı dağılmıştı.''Ben çekiştirmesen kıpırdayacağın yok,nereye daldın kız,Gonca'ya mı üzülüyon? Merak etme odun gibi karıdır o hiçbir şey olmaz'' ''He- Evet Gonca teyzeyi düşünüyordum...'' Otobüsün egzozundan öksürdü ve kaldırımdaki kırıkları ilk kez farketti.

Gergin Vajinalar:3

Yemek alabildiğine sıkıcı geçiyordu.Çatal bıçak sesleri kulaklarını tırmalarken o günkü olayları baştan yaşıyordu Fatma.''Bu yaz gene yazlıktayız,bir kere de farklı bir yere gidelim diyom, dinlemiyor Refik'' Gonca,gürültücü,geveze,yemiş de sıçamamış bir kadındı Fatma'nın gözünde.Kaşığından taşan lokmaları yamuk dişleriyle parçalarken ağzının kenarından bir şeyler akıyordu.Fatma bir tepki verecek gibi oldu ama vazgeçti. Son zamanlarda hep böyle oluyordu. İçinde bir şeyler yükselip dudaklarından dökülemeden alçalıyor,resmen ahlak denen o kuyunun dibine siniyordu.Çorbasını içmeye devam etti.Babasının ''bir deri bir kemik kaldın'' demesine rağmen ekmek yememeye çalışıyordu.Hala yeterince zayıf hissetmiyor,banyodan çıkınca aynaya baktığında memnun olamıyordu.En sonunda surat asmaktan öyle kalacağını düşünüyordu bazen.''Ay paraları at yarışına yatırıyomuş meğersem,geçen gün telefonda biriyle kavga ederken duydum,yaktın beni diye bağırıyodu inşallah önemli bi şeyler gitmemiştir,soramıyorum da kız sinirlenir diye,biliyon geçen sene küçüğü yatağı ıslatınca nasıl dövmüştü onu da beni de...'' Gonca konuştukça Fatma'nın bakışları biraz daha derinlere dalıyor,kulağına başka insanların sesi geliyordu.''Gene bekleriz!'' ''Erkekler tuvaletinde ne işin var ?'' ''İyi misin?''...''Ulaş'' diye düşündü Fatma. Çocuğa hiç yakından bakmadığını farketti bugüne kadar.Aslında hiçbir erkeğe yakından bakmamıştı.Küçükken evcilik oynadığı komşunun oğlu dışında.Alman piçi olduğu ortaya çıkınca arkadaşlığını bitirmek zorunda kalmıştı.''Babasız gavurlarla mı dostluk edeceksin!'' demişti ailesi.''Dost'' derken neyi kastettiklerini yeni anlamıştı...''Dost'',okulda bazı kızların dostu vard,erkek dostları.Kendisinin de olabilirdi aslında.''Ama hayır-'' diye geçirdi içinden.Düşünceleri bile devamsızken pek sağlıklı hissetmiyordu.Gene Ulaş!Neden aklından çıkaramıyordu onu?Daha da rahatsız eden ise neden aklında olduğuydu en baştan beri.Halbuki özel olarak iyi davranmamıştı.Hatta aralarında geçen tek şey bir soruydu,o da yarım yamalak bir açıklamayla,havada kalmıştı.Geniş omuzlarını düşündü,dirseklerine kadar kıvrılmış buruşuk gömleğini.Yüzünde çiller vardı. Çok kötü durmuyordu aslında...Gözlerinin bu kadar büyük olduğunu daha önce neden farketmemişti ? ''Hiç bana bakmadılar da ondan'' diye düşündü.Büyük elleri ve uzun parmakları vardı.Ayaklarına dikkat etmemişti. Acaba onlar da büyük müydü ? ''Herhalde...'' Geçen gün kızların büyük ayaklı erkekler için söylediklerini hatırladı. Kulak misafiri olmuştu sadece. Öyle şeylerden bahsetmek istemiyordu. Rahatsız oluyordu çünkü. Gene de merakı uyanmamış değildi. Merak etmek bir suçmuş gibi gelirken neden ille de bilmek istiyordu ki sanki. Kalbi hızla atmaya başladı. Nefesi de hızlanmıştı. Gözlerini duvardaki eğreti bir çividen sarkan ezan takviminden almasıyla,Gonca'nın öksürerek yere yığılması bir oldu.

Friday, January 21, 2011

Gergin Vajinalar:2

Anne ve babasının güncel kavga nedenlerinden biri olan kapı gıcırtısını en aza indirme çabasıyla eve girdi Fatma.Duyulmadığı için buruk bir gülümseme yüzüne yayılamadan annesini buldu karşısında.''N'oluyo kız kimden kaçıyon?'' ''ne oluyor...'' diye içinden geçirdi Fatma.Annesiyle anlaşamaması için yeterince bahanesi yokmuş gibi bir de şiveleri farklıydı.Zonguldaklılardı.Annesi Istanbul şivesine bir türlü alışamamıştı.Belki evden hiç dışarı çıkmadığı,nadiren çıktığında da gene kendisi gibi karadenizli komşu kadınlarla çıktığı içindi. DEPECHE MODE ''Kimseden kaçmıyorum anne'' dedi Fatma sıkıntıyla.''Dersin daha geç bitmiyo muydu senin?'' ''Bugün erken bitti...'' ''Neden?'' ''Ay bilmiyorum anne,öğretmen gelmedi biz de izin alıp çıktık.'' ''Ne demek hoca gelmiyo,biz boşuna mı gönderiyoz seni okula,hemen arıyom müdür müdür ne boktur her kimse!'' ''Anne dur arama gerek yok!'' ''Kızım derslerim boş geçiyo diyon,ne öğrencen de iş bulcan da bize bakacan ha?'' ''Tamam ya yalan söyledim,kaçtım okuldan!'' ''Gıııı!Manyak mısın sen ne halt yemeğe kaçıyon!? Biz babanla eşek gibi sen orda burda sürtesin diye mi çalışıoz!?'' ''Özür dilerim anne ya kötü his-'' Fatma yüzüne bir tokat yedi,daha acıyı hissedemeden ikinci bir tokat da öteki yanağına,sonra kauçuk terlik darbelerini omzunda,kafasında ve sırtında hissetti. Odasına kaçtı ve kapının arkasına bir sandalye dayadı. Annesi çılgına dönmüş bir şekilde bağırırken derisindeki zonklama artıyordu. Başından aşağı kaynar sular dökülmüştü adeta. Ağlayamayacak kadar sinirlenmiş,ara ara,hafifçe titreyerek çömeldi dolabın yanına. Sırtını parmak izleriyle dolu aynaya verip muşambadaki yırtığa odaklandı. Ve uzunca bir süre oraya baktı. Ne var ki gördüğü tek şey Ulaş'ın şaşkın ifadesiydi.
Uyandığında akşam olmuştu ve sokak lambalarının sıkıcı,koyu turuncu ışığı her zaman nefret ettiği kelebekli perdelerin arasından içeri doluyordu.Oturur pozisyona geçti,boynu ağrıyordu ve yüzüne kancalarla ağırlık bağlanmış gibi hissediyordu.Hızlı bir şekilde neler olduğunu hatırladı ve iç çekti,''Lanet olası bir akşam daha'' diye düşündü.Koridorda bir hareketlilik vardı,insanlar fısıldaşıyor,kapının altında yassı gölgeler kıpırdanıyor ve kulağına ayak sesleri geliyordu. Erkek kardeşinin ''Ablam neden odadan çıkmıyor?'' diye sorduğunu duydu. Annesinin ''bi boku yok'' dediğini işitti.Ağzına pis bir tat geldi. Ayağa kalktığında bir süre başı döndü,odanın kapısını açtığı gibi sessizce banyoya gitti ve dağılmış haline baktı. Gözleri şiş,yüzü kızarık. Annesinin seslenince bir an irkildi ''Goncalar bize yemeğe geliyor,çık oradan da masayı hazırla'' ''Geliyorum'' ''Fatmaaaa!'' ''Geliyorum!'' ve kelebekli perdesinden bile daha çok nefret ettiği gül motifli tabakları masaya dizmek üzere salona doğru yürüdü. ''(Siktir git anne...)''

Gergin Vajinalar:1 (bu eseri yazmak hep hayalimdi biliyorsunuz)

Fatma.
Fatma lise çağlarında ortalama bir aileye sahip ortalama bir insandı.Hayat görüşü pek geniş değildi.Kültürü de zengin sayılmazdı.Ne var ki Fatma'yı özel yapan bir şey vardı,Fatma oldukça nadir hayır derdi.Geçmişine inat,hep kendi geleceğini yazmak istedi.İçindeki bu arzu,tutku,ya da adı neyse,nereden geldiğini bilmediği bu coşku onu okuldaki diğer kızlardan ayırırdı.Göze çarpmasa da,bir taneydi o ...

''Almancası olan var mı!?''
Fatma gene iç çekti,hergün biraz daha sinirini bozuyordu bu dikkat çeken yırtık çoraplı kızlar.Erkekler neden hep onlarla ilgileniyordu ki. Kendisinde ne eksikti.Tamam belki o kadar güzel değildi,ya da saçlarını sarıya boyamasına izin yoktu,ama gene de beğeniyordu kendisini.Aynasını çıkarıp gizli gizli izledi kendinisi.Hala alışamamıştı okulda aynaya bakmaya.Utanıyordu.Sanki ortalarda bir ayna olduğunda yargılanmaya açık bırakıyormuş gibi geliyordu kendisini.Yargılanmaksa hiç istemiyordu.Belki kendisi de yargıladığı için biliyordu şiddetini bu eylemin...
Sinir bozucu olduğunu düşündüğü kız almanca kitabını alıp gittikten sonra arkasından seyretti Fatma.Nasılda sallanıyordu kaşarın götü.Arkadan yapmaktan böyle oldu herhalde diye düşündü.Anal diyemiyordu,dili varmıyordu.Düşününce bile bir garip hissediyordu.Halbuki kimsenin ne düşündüğünü anlayacak hali yoktu ya,neyden çekiniyordu o da bilmiyordu.
''Fatma,fazla silgin var mı canım?''Arka sıradan seslenen Selin'di.Selin de midesini kaldıran kızlara benzese de onlar gibi değildi aslında.Münasip bir ailesi vardı ve çocukluk arkadaşıydı.O yüzden onun giyim kuşamına o müsamaha gösteriyordu Fatma.Birkaç kere eleştirmişse de,pek ağır konuşmamıştı arkadaşlığı bozulmasın diye.''Senin silgin yok mu,benimkini ne yapacaksın kızım?'' ''Ay kopya için kız,kesip kağıt koyacağım işte'' ''Bence kopya çekmeyi bırakmalısın artık...'' ''E,dersleri de sen çalışırsın o zaman benim yerime,tiyatrodan zaman mı kalıyor'' Fatma Selin'e özenirdi zaman zaman,göz önünde olduğu,beğenildiği,takdir gördüğü için.Kendisinin bildiği tek taktir bir kere türkçe sınavından tam puan aldığı zamandı ilkokuldayken. O da üç doğumdan sonra içi geçmiş annesinden daha da içi geçmiş,soluk bir aferinden ibaretti.
Dersler,kaşarlar,piçler,otobüsler ve gerizekalı erkek kardeşimden ötesi yok bu hayatta diye bir düşünce geçti aniden aklından.Dalgın dalgın düşen yaprakları izlerken.Kalbi hızlı atmaya başladı ve topuklarını vurduğunu farketti. ''Ses yapma!'' diye bir fısıltı geldi kulağına.Birden durdu,kalbi hızlanıyordu ama.Tebeşirle yazanları okumaya çalışırken birden bire bütün görüşü tahtanın yeşiliyle kaplandı.Vücudunun ısındığını hissediyordu,ellerine baktığında yumruk yapıp sıkmış olduğunu gördü.Midesi bulanır gibi oldu,ve sonrasında,bacaklarının arasında bir kıpırtı.Aniden kendisine dokunmak istedi,bunun yerine çığlık atıp sınıftan dışarı fırladı.Gördüğü ilk tuvalete daldı ve kendini bir kabine kilitledi.Ağlıyordu ama nedenini bilmiyordu.Kalbi yavaşlamak bilmiyordu.Dakikalarca titreyerek ağladı.Çalan teneffüs zili onu kendine getirdi.Sidik kokan kabinin kapısını açtığında karşısında Ulaş duruyordu.''Sen ne yapıyorsun kızlar tuvaletinde'' diyemeden ''Sen ne yapıyorsun erkekler tuvaletinde'' sorusu yüzüne çarptı.Gözleri pörtlemiş halde bu çocuğun karşısında durmak yeterince utanç vermiyormuş gibi bir de aptallığını farkedince daha fazla savaşmadı ve birden çözüldü dili,''Derste birden fenalık geldi,sınıftan nasıl çıktığımı bilemedim,burayı kızlar tuvaleti sandım'' Yankılanan bir ses,''Gene bekleriz!'' bir tuvalet dolusu aptal,bir tuvalet dolusu bok,ona bakıp gülüyordu,fısıldaşıp sırıtıyordu.Yüzünü ateş bastığını hissederek hızlı adımlarla dışarı çıktı,eşyalarını toplayıp ''Ne oldu,iyi misin?'' sorularına yanıt vermeden okula geldiği ilk sene dersleri asıp sokakta sürtmek için kullandıkları yolu kullanarak kaçıp gitti.Nereye gittiğine bakmadan bir otobüse atladı.Evine yakın bir yerden geçeceğini umarak o gün olanlar üzerine düşünmeyi beceremeden,otobüsten inerken buldu kendisini. Yamuk basıyordu ve gömleği sırılsıklamdı. Ter ve gözyaşı karışmıştı. Üstelik üzerine sidik ve erkek parfümü kokusu sinmişti. Annesine görünmeden odasına ulaşabilmeyi umdu. Ne var ki,Fatma'nın iyi özelliklerinden birisi şanslı olmak değildi...

Float By

Sarı bir gökyüzü...Gece mi yoksa gündüz mü olduğundan emin değilim.Kumsal karanlık ve sular koyu gri.Cesaretimi toplayıp ayaklarımı soktuğumda sıcak bir dokunuş hissettim.Anılarımda iç geçirerek baktığım ellerin cildimde gezinmesi gibiydi.Ben söylemeden ne yapması gerektiğini bilecek kadar anlayışlı.Öyle ki,neredeyse hüzünlenmiştim.
Ensemden sarkan saçlar suyun üzerinde birbirine dolanırken tekrar yukarı baktım.Bu sefer koyu lacivertti.Karşıdan birinin beni izlediğini görür gibi oldum.Bin anlık merak unutulmuştu bile.İki uçurum arasındaki karanlık sulardaydım artık.Korkuyordum ama o kadar güzeldi ki uzaklaşmak istemedim.Dibe daldığımda her yanımı mercanlar ve adını bilmediğim balıklar sardı.Bazıları balığa bile benzemiyordu.Emim olduğum tek şey yüzüyor ya da su olduğunu düşündüğüm şeyin içinde uçuyor olduklarıydı.Yüzeye çıktığımda kendimi japondaya bir otoparkın yanında buldum.Küçük yeşil arabaya bindim ve hızla ilerledim.Nereye gittiğimin önemi yoktu,gidiyor olmak yeterince iyiydi.