Friday, January 21, 2011

Gergin Vajinalar:1 (bu eseri yazmak hep hayalimdi biliyorsunuz)

Fatma.
Fatma lise çağlarında ortalama bir aileye sahip ortalama bir insandı.Hayat görüşü pek geniş değildi.Kültürü de zengin sayılmazdı.Ne var ki Fatma'yı özel yapan bir şey vardı,Fatma oldukça nadir hayır derdi.Geçmişine inat,hep kendi geleceğini yazmak istedi.İçindeki bu arzu,tutku,ya da adı neyse,nereden geldiğini bilmediği bu coşku onu okuldaki diğer kızlardan ayırırdı.Göze çarpmasa da,bir taneydi o ...

''Almancası olan var mı!?''
Fatma gene iç çekti,hergün biraz daha sinirini bozuyordu bu dikkat çeken yırtık çoraplı kızlar.Erkekler neden hep onlarla ilgileniyordu ki. Kendisinde ne eksikti.Tamam belki o kadar güzel değildi,ya da saçlarını sarıya boyamasına izin yoktu,ama gene de beğeniyordu kendisini.Aynasını çıkarıp gizli gizli izledi kendinisi.Hala alışamamıştı okulda aynaya bakmaya.Utanıyordu.Sanki ortalarda bir ayna olduğunda yargılanmaya açık bırakıyormuş gibi geliyordu kendisini.Yargılanmaksa hiç istemiyordu.Belki kendisi de yargıladığı için biliyordu şiddetini bu eylemin...
Sinir bozucu olduğunu düşündüğü kız almanca kitabını alıp gittikten sonra arkasından seyretti Fatma.Nasılda sallanıyordu kaşarın götü.Arkadan yapmaktan böyle oldu herhalde diye düşündü.Anal diyemiyordu,dili varmıyordu.Düşününce bile bir garip hissediyordu.Halbuki kimsenin ne düşündüğünü anlayacak hali yoktu ya,neyden çekiniyordu o da bilmiyordu.
''Fatma,fazla silgin var mı canım?''Arka sıradan seslenen Selin'di.Selin de midesini kaldıran kızlara benzese de onlar gibi değildi aslında.Münasip bir ailesi vardı ve çocukluk arkadaşıydı.O yüzden onun giyim kuşamına o müsamaha gösteriyordu Fatma.Birkaç kere eleştirmişse de,pek ağır konuşmamıştı arkadaşlığı bozulmasın diye.''Senin silgin yok mu,benimkini ne yapacaksın kızım?'' ''Ay kopya için kız,kesip kağıt koyacağım işte'' ''Bence kopya çekmeyi bırakmalısın artık...'' ''E,dersleri de sen çalışırsın o zaman benim yerime,tiyatrodan zaman mı kalıyor'' Fatma Selin'e özenirdi zaman zaman,göz önünde olduğu,beğenildiği,takdir gördüğü için.Kendisinin bildiği tek taktir bir kere türkçe sınavından tam puan aldığı zamandı ilkokuldayken. O da üç doğumdan sonra içi geçmiş annesinden daha da içi geçmiş,soluk bir aferinden ibaretti.
Dersler,kaşarlar,piçler,otobüsler ve gerizekalı erkek kardeşimden ötesi yok bu hayatta diye bir düşünce geçti aniden aklından.Dalgın dalgın düşen yaprakları izlerken.Kalbi hızlı atmaya başladı ve topuklarını vurduğunu farketti. ''Ses yapma!'' diye bir fısıltı geldi kulağına.Birden durdu,kalbi hızlanıyordu ama.Tebeşirle yazanları okumaya çalışırken birden bire bütün görüşü tahtanın yeşiliyle kaplandı.Vücudunun ısındığını hissediyordu,ellerine baktığında yumruk yapıp sıkmış olduğunu gördü.Midesi bulanır gibi oldu,ve sonrasında,bacaklarının arasında bir kıpırtı.Aniden kendisine dokunmak istedi,bunun yerine çığlık atıp sınıftan dışarı fırladı.Gördüğü ilk tuvalete daldı ve kendini bir kabine kilitledi.Ağlıyordu ama nedenini bilmiyordu.Kalbi yavaşlamak bilmiyordu.Dakikalarca titreyerek ağladı.Çalan teneffüs zili onu kendine getirdi.Sidik kokan kabinin kapısını açtığında karşısında Ulaş duruyordu.''Sen ne yapıyorsun kızlar tuvaletinde'' diyemeden ''Sen ne yapıyorsun erkekler tuvaletinde'' sorusu yüzüne çarptı.Gözleri pörtlemiş halde bu çocuğun karşısında durmak yeterince utanç vermiyormuş gibi bir de aptallığını farkedince daha fazla savaşmadı ve birden çözüldü dili,''Derste birden fenalık geldi,sınıftan nasıl çıktığımı bilemedim,burayı kızlar tuvaleti sandım'' Yankılanan bir ses,''Gene bekleriz!'' bir tuvalet dolusu aptal,bir tuvalet dolusu bok,ona bakıp gülüyordu,fısıldaşıp sırıtıyordu.Yüzünü ateş bastığını hissederek hızlı adımlarla dışarı çıktı,eşyalarını toplayıp ''Ne oldu,iyi misin?'' sorularına yanıt vermeden okula geldiği ilk sene dersleri asıp sokakta sürtmek için kullandıkları yolu kullanarak kaçıp gitti.Nereye gittiğine bakmadan bir otobüse atladı.Evine yakın bir yerden geçeceğini umarak o gün olanlar üzerine düşünmeyi beceremeden,otobüsten inerken buldu kendisini. Yamuk basıyordu ve gömleği sırılsıklamdı. Ter ve gözyaşı karışmıştı. Üstelik üzerine sidik ve erkek parfümü kokusu sinmişti. Annesine görünmeden odasına ulaşabilmeyi umdu. Ne var ki,Fatma'nın iyi özelliklerinden birisi şanslı olmak değildi...

No comments:

Post a Comment